//-->
ANASAYFA ŞİİRLER HİKAYELER RESİMLER EĞLENCE DİNİ BÖLÜM FIKRALAR GİZLİ İLİMLER ATATÜRK  HTML KOD MESAJLAR ROMAN BURÇLAR MP3 DİNLE E-KART KİM KİMDİR İLETİŞİM Z.DEFTERİ

PANİK ATAK NEDİR panik atak nedir nedenleri ve sonuçları

PANİK ATAK NEDİR?

Panik, sık kullanılan sözcüklerden biridir. Kökü eski yunanca olup, Tanrı Pan’ı tanımlamak için kullanılmıştır. Sonradan Pan’ın çobanları ve hayvanları korkutup kaçıran çığlıklarından esinlenerek bireysel ve toplumsal kaygıyı , korkuyu, şaşkınlığı anlatan bir sözcük olmuştur. Tıp dilinde panik sözcüğü, birdenbire ortaya çıkan,bedensel, ruhsal belirtiler ve yakınmalarla kendini gösteren kaygı, korku ve şaşkınlık yaratan durumları tanımlamak için kullanılır.

Panik atak bir çok bedensel ve ruhsal hastalığın başlangıcında ya da gelişmesinde ortaya çıkabilir. Sıklıkla fobilerle, obsesif-kompulsif bozukluklarla yada başka ruhsal sendromlarla birlikte görülebilir.

Panik atağın temel özelliği birdenbire , durup dururken gelmesidir. Ne zaman geleceği önceden kestirilemez. Panik atak dışında hastanın genel görünüşünde sağlık durumunda başkalarıyla bağlantılarında uyumunda belirgin bir bozukluk yoktur. Panik atağın başlamasıyla birlikte hastada bir dizi bedensel, ruhsal belirtiler ve yakınma başlar.

Panik atağın tek ve belirgin özelliği, atak sırasında, bedensel, ruhsal belirtilerin, yakınmaların yanında aşırı derecede endişe, kaygı, korku, telaş durumunun bulunması kişiye bu durumun hakim olmasıdır. Panik atak sırasında hastanın bilinç durumu bozulmaz. Ancak bu durumda hastayla iletişim kurulması güçtür. Panik atağı yaşayan hastaların en büyük korkusu panik nöbetini yeniden yaşamasıdır. Panik atak süresince ortaya çıkan belirtileri birkaç grupta toplanabilir.

BEDENSEL BULGULAR VE YAKINMALAR:

Ağızda, boğazda kuruluk. Kalp çarpıntısı.
Aşırı solunum.
Kan basıncında yükselme.
Titreme, terleme.
Baş dönmesi ve dengesizlik.
Bitkinlik, yorgunluk.
Göz bebeklerinin genişlemesi.
Bulantı, kusma, ishal.
Sıcak-soğuk basması.
Kılların diken diken olması.
Konuşma güçlüğü, kekeleme, az ya da çok konuşma.  
Gürültüye ve sese karşı aşırı duyarlılık.

DUYGULANIM ALANINDA ORTAYA ÇIKAN BELİRTİLER:

Panik atak sırasında aşırı derecede endişe, korku ve kaygı vardır. Panik atak, durumluk kaygı düzeyinin birdenbire artması, yükselmesi sonucu ortaya çıktığından, hastada sürekli kaygı ve durumluk kaygı düzeyinin yüksekliğine göre yakınmalar görülebilir. Duygulanım alanını birdenbire büyük bir korku kaplar. Bu korku genellikle kalp ya da ruh hastası olma, denetimi yitirme ve delirme düşüncelerini içerir. Temelinde ölüm korkusu vardır. Nöbete bağlı belirti ve yakınmalar çoğalır, nöbetin süresi uzar. Bunlara bedensel belirtiler ve yakınmalarla birlikte bayılma korkusu ve endişe de yerleşir.

Panik atak; bedensel belirtiler ile başlayan, yoğun bir korku, kaygı, panik ve huzursuzluk durumunun eşlik ettiği; çoğu zaman aniden başlayıp, şiddetlenerek devam eden; kimi zaman 30 saniye kimi zaman 10-20 dakika sürebilen; ve olumsuz algı, yorum ve düşüncelerle karakterize bir kısırdöngüdür. Tekrarlayan panik ataklar olması durumu ise, panik bozukluk adını alır.

Panik atak, aslında son derece sıradan, olağan bir bedensel belirtinin "tehlikeli" ya da "tehditkar" olarak algılanmasıyla birlikte başlayan, illüzyonlu bir kısırdöngüdür.

Panik atak döngüsünün 4 ana boyutu vardır...

Panik atak döngüsünün; bedensel, düşünsel, duygusal ve davranışsal olmak üzere 4 ana bileşeni vardır...

Panik atak döngüsünü başlatan fiziksel belirtiler kişiden kişiye değişebilmekle birlikte en yaygın olarak; çarpıntı, terleme, titreme, baş dönmesi, göğüs sıkışması, nefes darlığı, uyuşma, karıncalanma şeklindedir... Panik atak yaşayan kişi, bedenine ve fiziksel duyumlarına aşırı duyarlıdır; tüm dikkati ve ilgi odağı bedensel belirtilerine yönelmiş durumdadır. Öncelikle kalp, tansiyon, şeker ya da tiroid gibi herhangi bir fiziksel bir nedenin, medikal bir rahatsızlığın olmadığından emin olmak gerekir ! Eğer fiziksel bir bulgu saptanamıyorsa, yaşanan belirtilerin psikolojik kökenli olduğunu farketmek anlamlı olacaktır.

Panik atak döngüsünü esas başlatan şey bedensel belirtilerin kendisi değil; kişinin onları algılama ve yorumlama biçimidir...

Merdiveni hızla çıktığımızda kalbimiz hızlı atmaya başlar; ya da bir sınav öncesinde veya sevgiliyle ilk buluşmaya giderkenki karın ağrılarını, mide kramplarını, el terlemelerini birçok kişi yaşar...  Ancak panik atak döngüsünü başlatan şey bu olağan bedensel duyumları, "tehlikeli bir durumun sinyali" olarak değerlendirmektir. Kişi, panik atak sırasında kalp krizi geçireceğini, bayılacağını, kendini kaybedeceğini, öleceğini ya da delireceğini düşünür... Yani, hızla merdiven çıktıktan sonra hissedilen hızlı kalp atışlarını kişi bir kalp krizinin ilk sinyali olarak yorumlar; "Eyvah, kalp krizi geçireceğim", "Bana bir şeyler oluyor", "Kendimi kaybedeceğim" diye düşünür; bu olumsuz düşünceler kişinin kaygılarını ve korkularını daha da arttırır. Heyecan, panik, kaygı ve korkular arttıkça da kalp atışları doğal olarak daha da hızlanır, vücut daha da fazla tepki vermeye başlar. Ve vücut tepkileri arttıkça kişinin heyecanı, paniği ve korkuları da körüklenir. Ancak bu da panik atak denen kısırdöngünün başlamasına ve tekrarlayarak sürmesine neden olur...

Kaçma ve kaçınma davranışları ;

Kaygıyı hafifletmek ve olası panik ataklardan korunabilmek için kişi kaçma ve kaçınma davranışları sergilemeye başlar... Daha önce panik atak yaşadığı yerlere gitmekten kaçınmaya ve panik atağın tekrar yaşanabileceğini düşündüğü yerlerde bulunmaktan kaçmaya başlar... Hastane, klinik, kendisinin ya da güvendiği bir yakınının evi gibi bazı noktaları "güvenli bölgeler" olarak algılamaya başlar; bu bölgelerden uzaklaşmamaya gayret eder...

Ancak kaçma ve kaçınma sürdüğü müddetçe, kişi korktuğu şeylerle asla yüzleşemez; ve bu da kaygı ve korkularını daha da büyütür... Bu büyüyen, şiddetlenen korkuyla birlikte kişi daha fazla sayıda şeyden daha şiddetle kaçmaya başlar. Bu şekilde kişinin yaşam çemberi gittikçe daralır ve yaşam kalitesi düşer...

Panik atağın ardındaki gerçek!

Semptom adını verdiğimiz kişinin yaşadığı somut sıkıntılar, bedensel belirtiler ve yakındığı şikayetler, aslında her zaman buz dağının sular üzerinde kalan küçük bölümüdür ve daha çok bir "sonuç", bir "dışavurum" niteliğindedir. Psikoterapinin ana hedefi ise buz dağının sular altında kalan büyük bölümünü keşfedebilmek; yani, semptomun altında yatan ana etkenleri, ardındaki esas hikayeyi anlamaktır.

Her ne kadar yüzeyde görünen tekrarlayan panik ataklar ise de, bu daha çok bir şifredir; ve bizim bunu doğru deşifre ederek ardındaki ana problemi saptayabilmemiz gerekir... Panik atağın ardında sıklıkla rastladığımız unsurlar arasında; kronik stres ve gerginlik, tükenmişlik, bastırılmış kızgınlıklar ve ifade edilememiş kırgınlıklar, kayıplar, korkular, güvensizlikler, birikmiş ağır yük ve sorumluluklar, mükemmeliyetçi beklentiler, katı değer yargıları ve olumsuz düşünme kalıpları, "hayır" demekte ve sınır koymakta yaşanan zorluk, ve de içsel ve duygusal boşluk sayılabilir...

Psikoterapi sürecinin işlevi nedir?

Psikotarapi süreci; panik atak döngüsünü 4 ana bileşen çerçevesinde ele alarak, bedensel, düşünsel, duygusal ve davranışsal boyutlarda birbirine paralel olarak gelişirken; semptomun ardındaki gerçeklik konusunda farkındalık ve içgörü kazandırmak ve böylelikle esas problemin çözümü konusunda yol almak hedefini taşır.

Nefes egzersizleri ve bedensel gevşeme teknikleri ile fiziksel belirtilerin azaltılması ve kontrolü; düşünme, algılama ve yorumlama sisteminin değişimi, çarpık ve olumsuz düşüncelerin kontrolü ve daha sağlıklı daha gerçekçi bir zeminde yeniden yapılandırılması; panik, evham, kaygı ve korkularla baş etme becerilerinin kazanımı ve toleransın yükseltilmesi gibi unsurlar, terapi sürecinde faydalanılabilecek yan unsurlardır. 

Kaynak: Çeşitli makalelerden derlemedir.
www.gizliilimler.tr.gg
Bugün 172 ziyaretçi (206 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol